18 Kasım 2012 Pazar

Gaziantep

Burçin : Günübirlik gerçekleştirdiğimiz bir Gaziantep turu.. Pazar sabahı erkenden kalkıp havalimanına gittik. 08:00 uçağına bindik. 09:20 gibi uçaktan indik. Soğuk ve hafif yağmurlu bir hava karşıladı bizi. Öğlene doğru güneş içimizi biraz ısıttı :)

Kahvaltı için tarihi Tahmis Kahve'sine gittik. Kahvaltıdan önce bize karışık bir çerez tabağı, yanında su ve iki minik bardak getirdiler :)  Menengiç, menengiç tohumu, leblebi ve biraz da fıstıktan oluşan bir karışım..

Kaşarlı gözleme ve çay sipariş ettik. Gayet lezzetliydi.. Bize tek ilginç gelen şey; gözlemenin yanında ketçap ve mayonez getirmeleriydi. Sanırım daha önce talep edenler oldu ki böyle ikram ediyorlar :)





Burçin : Kahvaltının üstüne güzel bir kahve içelim diye düşündük. Ve meşhur menengiç kahvesini denemeye karar verdik. İstanbul'da Tophane'de yıllar önce bir kez içmiştim ama Kamil ilk defa bu kahveden içti. Biraz heyecan vardı tabi ki üzerinde :)

Kahve için Kaleoğlu Mağarası'nı seçtik. Mağaranın içerisinde de oturma yerleri vardı ancak biz avluda oturmayı tercih ettik :)


Kamil: Daha önce Mırra içmiştim ama Menengiç kahvesi benim için ilk oldu, yalnız yüz ifademden de anlaşılacağı üzere çok ta hoşnut kalmadım diyebilirim, en azından benim damak tadıma çok hitap etmiyor sanki.




Kamil: Havaalanından Gaziantep'in içine nasıl gidilir diye soranlar için; Ben belediye otobüsü görmedim, Havaş'a bindik. Eğer bizim gezdiğimiz bölgeye gitmek istiyosanız "çarşı"da ineceğinizi söylemeniz yeterli, Havaş son durağı Kamil Ocak Stadının biraz yakınında. Zaten asıl Gaziantep buralar, gördüğüm kadarıyla eski ve yeni olmak üzere şehir ikiye ayrılmış. Aşağıdaki fotoğrafta da göreceğiniz gibi bir yanda eski taş binalar, hanlar var. Arka kısımda ise yükselen alışveriş merkezleri ve siteler.


Kamil: Antep'te bolca Han ve pasaj bulabilirsiniz, İstanbuldakiler gibi düşünmeyin, birer imalat yeri, çekiç seslerinin yükseldiği, bakırların dövüldüğü, el emeğine şahit olunan yerler. Eminim bayanlar için daha keyifli yerlerdir ama benim içinde zevkli geçti:) Fiyatlar da makul geldi, çok hakim olmadığım bir malzeme ama orta boy bir bakır tava ve 5 kişilik bir bakır cezveye 20TL verdik.



Kamil: Daha Mardin'i görmedim ama buradaki taş yapılar çok başarılı. Camiler, çarşılar çoğu restore edilmiş, adeta ilk günkü sağlamlıklarındalar. Ayrıca çoğu eski caminin minaresi aynı tarzda yapılmış, bence çok farklı bir mimarisi var, neden nu kadar Mimar Sinan kopyası varken farklı eserlerden de ilham alınmıyor ilginç.


 

 Burçin : Antep sokaklarından bir kaç kare..






Kamil: Ve sıra geldi yemekle ilgili notlara:) şiddetle uyarıyorum! Açken bakılması, gözlerde dalmaya, ağızda sulanma, çıkışta kebapçıya gidilmesine neden olabilmektedir:)
Önden gelen fındık lahmacunu (pekte fındık büyüklüğünde de değiller) başka bir blogta okuduğum tavsiye üzerine arasına patlıcan ezmesi koyarak yedik, bu şekilde olursa söğüşmeli oluyor. Biz bloglarda okuduğumuz önerilerle çok fazla yeni yer keşfettik zaten bloğu yazmamızın büyük nedenlerinden biri de bizim deneyimlerimizden başka arkadaşların da faydalanması.

Kamil: Yemek için yine bu tavsiyeleri dikkate alarak İmam Çağdaş'a geldik ve buraya gelenlerin genel seçimi olan Ali Nazik aldım, çoğunluğun haklı olduğunu ilk çatalda anladım:) Bence buranın olmazsa olmazlarından.




Kamil: Tatlı söyledikten sonra bir geldiğini gördük, bir de 1 tane kaldığını:) bu arada geçen zamana ait çok bişey hatırlamıyoruz, bu nedenle son baklava kaldığında fotoğraf aklımıza geldi:) Buranın özel kare baklavası, arasında kaymakta var, bence bu nedenle çok tatlı gelmiyor. Hazır baklava sevmeyen Burçin bile yerken kendinden geçti:)