30 Kasım 2014 Pazar

Roma 2

Erken tarihli uygun fiyata aldığımız biletlerin hepsi aynı haftaya denk gelince sıkışık bir tur yapmak zorunda kaldık, Pazar günü Gaziantep gezimizden sonra Pazartesi-Cuma arası Roma ve Cumartesi Trabzon'a giderek tam bir kültür harmanı yaşadık :) 

Daha önce turla gittiğimiz İtalya'ya bu sefer kendi programımızı yaparak bağımsız gittik, tur fiyatlarının çok daha altında gerçekleştirdiğimiz bu tatilin özet maliyetini sayfanın en altında bulabilirsiniz. Birkaç ay öncesinden satın aldığımız uçak biletleri için 380TL/kişi ödedik. Ulaşım olarak büyük kolaylık sağlaması amacıyla otelimizi Booking.com üzerinden Termini bölgesinde rezerve ettik (Hotel California). Hava alanından şehir merkezine gitmek son derece kolay ve ucuz, hava alanı çıkışında otobüs işaretlerini takip ettiğinizde yan yana birkaç firma  göreceksiniz, kalkış saatine en yakın olanını seçerek 4€/kişi ödeyerek ulaşabilirsiniz.


Otele giriş yaptıktan sonra vakit kaybetmeden kısa bir tur yapalım dedik. Daha önceki gezimizde de bahsettiğim sant'angelo kalesi bölgesine yürüyerek ulaştık. Temmuz ayı sıcağını ve kalabalığını görmüş biri olarak bence son derece ideal bir zamanda geldik, serin ve bunaltmayan bir hava ve azımsanacak sayıdaki insanlar. Eğer müze girişlerinde yada restoranlarda uzun kuyruklar beklemek istemiyorsanız siz de Ekim-Kasım aylarını düşünebilirsiniz. Uçak bileti olarak da en uygun fiyatlı dönemler.






Bu kadar zaman geçirdikten sonra yemek için çok bile bekledik :) Bazı lezzetlerde özellikle aynı yerleri seçsek de yemek konusunda hep farklı yerleri denedik, bu nedenle sizlere tam bir yer tavsiyesinde bulunmayacağım. Sadece şunu önerebilirim, girmeden önce içeriye bakın eğer yerel halktan birileride orada yemek yiyorsa rahatlıkla yiyebilirsiniz. Daha önceden pişirilmiş ve dilim olarak satılan pizzalardan gönül rahatlığıyla alabilirsiniz son derece lezzetliler, zaten yedikten sonra İtalya denildiğinde neden ilk akla gelenlerden biri pizza daha iyi anlıyorsunuz. 


İlk günü böyle geçirdikten sonra gelelim otel kahvaltımıza. Bu gezilerin temel nedenlerinden biri de o bölgenin lezzetleri kuşkusuz, fakat kahvaltıda tuzlu bir şey bulmak imkansız, sonuç olarak 1 hafta boyunca her sabah bu kadar tatlıyı kaldırmaz bünye :) Daha önceki tatilimizde turdaki 2 Malatyalı abimiz yanlarında kavurma getirmişlerdi, bizde onlardan esinlenerek zeytin ve kendi çayımızdan getirdik, kahvaltıda bir kültür sentezi oluşturduk :) Kahvaltıdaki diğer alternatifimiz de bölgedeki büyük marketlerde bulunan hazır sandviçler, marketten yanına meyve suyunuzu da alırsanız bütün parklar sizin zaten:)


Temmuz döneminde geldiğimizde bırakın Kolezyum'a girmeyi, girişteki kuyruktan çevresine yaklaşmamıştık, şimdi ise sıra beklemeden direkt içeri girdik. Aylardan Kasım olması sizi korkutmasın eğer yağış yoksa hiçbir sorun yok, aylık ortalama sıcaklıklara bakarsanız bu ayların ideal aylar olduğunu görebilirsiniz. Yazın 30 derece üstü sıcaklıklarda açık havada bulunan tüm bu yerleri yürüyerek dolaşmak inanılmaz zor. 





Kolezyum'a giriş için aldığınız biletle hemen karşısındaki Roma Forum alanına da ücretsiz girebilirsiniz. Burası eski Romanın şehir ve gelişim merkezi olarak kurulmuş bir bölgedir, detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Unutmadan Roma'da çeşmeden su içilebiliyor, fakat satın almak isterseniz gazlı ve gazsız olarak ayrı satılıyor. Bu mekanların çevresindeki büfelerde ufak su 2,5€'a kadar ulaşabiliyor, bu nedenle büyük marketlerden suyunuzu almanız sizin menfaatinize :) 






Forum çıkışında yorulduk ve biraz soluklanmak için durduk. O arada insanlarda soru işaretleri oluşturan bu abileri izlemeye başladık, gidecekleri sırada tam da hileyi öğrenicez derken başka biri gelerek üzerlerini bir örtüyle kapattı, tabi biz göremeden onlar düzeneği bozmuşlardı :)


Hemen yan tarafta bulunan Vittorio Emanuele anıtına da uğramadan geçmedik tabi ki, Roma'daki yapılar arasında bunun gibi bembeyaz bir yapı olmaması halk tarafından yadırganarak alay konusu olmuş ve düğün pastası olarak anılmaya başlanmış. 






Sıradaki durak Pantheon tapınağı, bozulmadan korunan en eski yapıların başında gelen bu yapı 43 metrelik kubbe çapıyla döneminin çok ilerisinde bir teknikle yapılmış, içindeki süslemeler de muazzam güzellikte.







Olur da Pantheon'a gelirseniz, çıktıktan sonra meydanda bulunan dondurmacıdan mevsim ne olursa olsun birkaç top dondurma alın ve tapınağın karşısındaki merdivenlerde oturarak kalabalığı inceleyin :) Mevsim ne olursa olsun dondurmasını deneyin.


Navona Meydanı şirin kafeleri, hayran bırakan çeşmeleri, sokak sanatçıları ve meydanı çevreleyen tarihi yapılarıyla harika bir yer. Bu ay daha sakin olsa da yaz sezonunda inanılmaz kalabalık oluyor.





Konu tatlı yer İtalya olunca akla ilk gelenlerden biri de Tramisu, Tramisu deyince de bizim aklımıza gelen ilk yer Pompi. Diğer yemek konularında birebir mekan önermesemde burası boynumun borcu:) Bu yazı genel olarak birinci Roma yazımızın devamı niteliğinde ikisinde de farklı noktalara yer verdim, fakat Pompi pastanesi kaç sayfa olursa hepsinde yer bulacak bir mekan:) Metro ile Re Di Roma durağında ulaşabileceğiniz gibi İspanyol Merdivenlerinin karşı çaprazında da ufak bir şubesi bulunuyor. Maalesef gelirken yanınızda getiremiyorsunuz, şoklanmış paketler 4 saat dayanabiliyor.



5 Günlük tatilimizin 4 günü Roma'da 1 günü Floransa'da geçti, Floransa sayfasını yakın zamanda yazıp sizlerle paylaşmaya çalışacağım. 

Bu tatilin kişi başı maliyeti
Uçak 135€
Otel 140€
Havaalanı transfer 10€
Toplam 285€

Farklı otel seçenekleri ve erken planlama tatilinizin çok daha uygun fiyatlara mal olmasını sağlayacaktır. Tur firmalarıyla karşılaştırabilmeniz  için gün içi harcamalarını eklemedim, bu çok ucu açık bir durum kişiye göre çok farklılık gösterecektir.

Floransa sayfasında görüşmek üzere..


29 Kasım 2014 Cumartesi

Trabzon

2014 tatilimizin son durağı Trabzon'dayız. Pazar günü Gaziantep'te başladı, Pazartesi-Cuma arası İtalya ve son durak olarak Cumartesi günü Trabzon. Tam bir kültür harmanı yaşasak ve yorucu da geçse değdi doğrusu. Bu Trabzon'a ikinci gelişimiz, ilk gelişimiz biraz tecrübesizliğe geldiğinden sayfayı yayınlayamamıştık ama bu sefer daha dikkatli davrandık :)  Bu sefer arkadaşlarımız Zeynep ve Murat'la beraber 4 kişi olduk, kişi sayısı avantajı ve Trabzon'daki duraklarımızın mesafeleri nedeniyle araç kiralamaya karar verdik. Bununla ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum, daha önceden hava alanından rezerve ettiğimiz Dizel-otomatik bir araç kiraladık, aracın kirası 67TL/günlük, gittiğiniz bölgeye göre araç kiralama avantajlı olabiliyor, fakat gezeceğiniz yerler bir aradaysa bana göre araç kiralamaya çok gerek yok.

Programımıza göre ilk durak kahvaltı tabi ki :) Kahvaltı için Müze Çay Bahçesine geldik, burası Ayasofya müzesinin bahçesinde, müze diyorum fakat artık cami olmuş. Mekan kahvaltı konusunda son derece başarılı, mıhlaması, kayganası, tereyağı, balı, gayet lezzetliydi, zaten bunu görüntüden de anlamak zor değil :) Deniz kıyısındaki manzarasıyla da eşsiz. Hava alanından Akçaabat yolu üzerinde, ana yola yakın bir konumda, ayrıca fiyatları da makul kişi başı 13TL'ye gayet başarılı bir kahvaltı yapıyorsunuz.



Kahvaltı sonrası istikamet Sümela Manastırı. Manastır Maçka ilçesinde Altınova milli parkının içinde bulunuyor, yolu çok güzel ve zevkli bir yol, zaten manastırın içerisinde çok fazla bir bölüm açık değil, ama sırf o güzelliklerden geçmek için gidilir :) Kış aylarında manastıra çıktıkça yollarda kar olabiliyor, bir noktadan sonra isterseniz zincirli servis araçlarıyla da çıkabilirsiniz. 



Manastır içindeki freskler çok tahrip olmuş, üzerine adını yazanlar mı istersiniz, kaş bıyık çizenler mi? Fakat bazı değerleri koruma bilinci halen yerleşmediğini müzeyi gezerken "Ya biz buraya eskiden gelip adımızı falan yazardık, şimdi birde paralı yapmışlar" sözlerini duymak mantığın halen değişmediğini gösteriyor. Giriş ücreti olarak 15TL verdik, en fazla yarım saatte bitirebileceğiniz bir müze için bana fazla geldi. 




Sıradaki durağımız Hamsiköy, bu köyün sütlacını bir çok yerde okuduk ve biz de güzergahımıza dahil ettik. Maçka'ya geri döndükten sonra ana yoldan Gümüşhane yönüne dönüyorsunuz, 19km gittikten sonra solda Hamsiköy tabelasını göreceksiniz. Buradan sonra yol asfalt, aracınızla rahatlıkla girebilirsiniz. Hamsiköye ulaşmak için köylerin içinden geçerek zirveye doğru tırmanıyorsunuz, köye vardığımızda yılın ilk karını burada gördük:). 


Birkaç mekan var ama biz Niyazi Usta'ya gittik. Gittiğimizde dükkan kapalıydı, tam ümitsizliğe kapılırken çevreden bir esnaf geldi, zaten kapının üzerinde olan anahtarla bizi içeri aldı. Menü basit, fındıklı yada sade sütlaç :) Sütlaç beyaz olur ya buradaki sütlaç sarı, diğer arkadaşlar kendilerine hakim oldu ama ben olamadım ve 2 kase götürdüm :) İkinci olarak fındıklı söyledik, fındık kendi başına ayrı bir konu, inanılmaz taze ve lezzetli ayrıca sütlacın üzeri silme fındıkla geliyor. 




Hamsiköy Yolu
Hava kararmaya başlamışken birkaç mekan gezebilme telaşıyla Atatürk Köşkü'ne geldik, son 15 dakikasına yetiştiğimiz sağ olsunlar için bilet kesmediler. Burası 1934-1937 yıllarında Atatürk'ü ağırlamış ve sonrasında o dönemin eşyalarıyla dekore edilerek müze haline getirilmiş. Bir rivayete göre de o zaman köşkün Rum sahibi Atatürk burayı çok beğendiği için kendisine armağan etmiş. Sonuç olarak Trabzona giderseniz buraya da bir uğrayın, hem o dönemin tarzını görme fırsatınzı olur, hemde farklı manevi duygular içine girebilirsiniz. 




Dönüşten önce sıra geldi akşam yemeğine:) Tercihimizi Akçabat'ta bulunan Köfteci Cemil Usta'dan yana kullandık. Yemek önce güze hitap etmeli derler ya, bu masa 5 duyu organının tümüne hitap ediyor. Mekan kalabalık olmasına rağmen üstesinden rahatlıkla geliyorlar, siparişimiz alındıktan sonra çok beklemeden her şey tamamdı. Adetten kilo ile sipariş verdik, 4 kişi için 1 kilo köfte on derece yeterli oldu, tabi dağılım 2 erkek 2 bayan:). Bizim yerken de konuştuğumuz; bu işin ustalığı hem köfteyi bu kadar yumuşak tutabilmek ve tamamen pişmesini sağlamak, bence burası bunu çok iyi yaptığı için son derece popüler. Ayrıca yemek sırasında Cemil Usta masaları teker teker dolaşarak hal hatır soruyor, bir nevi anlık geri bildirim alıyor:)




Siz sipariş etmeseniz de kişi başı 2 tatlı ikram ediliyor. Baklava yufkasından yörenin taze fındığıyla yapılan bu tatlı Doğu Anadolu'ya yaş çıkartacak cinsten, ayrıca çok iyi bir pazarlama yöntemi, tatlının tadı damağınızda kalmışken bir pakette yanınıza almak istiyorsunuz, mekanın bir köşesinde ayrıca satışı yapılıyor.Fiyat konusuna gelince, 1kg köfte ile görmüş olduğunuz salata, mezeler ve tatlı kişi başı 20 TL civarına geliyor, masanın son hali burada yok ama hala her şey bitmemişti, yani bu fiyat bize makul geldi.



Yemek sonrası hava alanının yolunu tuttuk, aracımızı iade ettik ve uçuşumuzu beklemeye başladık, bu görmüş olduğunuz program 09:00-20:00 saatleri arasında uygulanmıştır. Aslında duraklarımız haritada da görüldüğü gibi daha fazlaydı fakat günü birlik bir geziye bu kadarını sığdırabildik. Bir başka yazıda görüşmek üzere..


Kamil Gelgeç Trabzon Gezisi, Trabzon gezi notları, trabzonda nereler gezilir, akçabatta nerede köfte yenir, hamsiköy sütlacı nerede yenir, trabzon gezi haritası, sümela manastırına gidiş